12 Yunan Tanrısı ve Tanrıçası / 10 – Hermes
HERMES’İN KÜLTÜREL YAPIDAKİ ÖZGÜN YERİ
Antik Yunan panteonunda Hermes figürü, her şeyden önce geçiş ve aradalık ilkesinin mitolojik temsilcisidir.
Olimpos’un diğer tanrılarından farklı olarak Hermes’in işlevi, belirli bir doğa alanı üzerinde egemenlik kurmak değil, farklı alanlar arasında hareket ve dolaşım kurmak üzerinedir.
- Hermes, mekânlar arasında dolaşan (psikopomp),
- anlamlar arasında bağ kuran (hermeneutik),
- kültürler ve topluluklar arasında aracı olan (diplomatik),
- zihinsel ve maddi değişim süreçlerini yöneten (ticari ve söylemsel),
- normların ve kuralların sınırını test eden (hilekâr ve sınır aşan)
bir tanrıdır.
Dolayısıyla Hermes, Antik Yunan düşüncesinde hareketin, iletişimin, temsilin ve sınır ihlalinin ontolojik boyutunu kişileştirir. Bu yüzden o, yalnızca mitolojik değil, aynı zamanda felsefi, epistemolojik ve kültürel bir modeldir.
II. MİTOLOJİK KÖKEN: DOĞUŞ ANLATISININ KAVRAMSAL ANALİZİ
Zeus ve Maia’nın Oğlu Olarak Hermes
Hermes’in doğuş anlatısı doğrudan kozmolojik bir anlam taşır.
– Babası Zeus → egemenlik ve düzen ilkesinin temsilcisi.
– Annesi Maia → Pleiades yıldız kümesinden; gizlilik, doğa ve yeraltı ilişkisini temsil eder.
Bu ebeveyn yapısı, Hermes’in hem düzenin merkezine ait, hem de saklı ve gizil alanlara temas eden doğasını simgeler. O, babasının egemenlik yapısının sınırlarında doğmuş ve annesinin gizlilik ilkesinden hareketle sürekli “aralıklar”da yaşamaya yazgılı olmuştur.
Doğar Doğmaz Harekete Geçen Tanrı
Hermes’in mitolojik özelliği, doğar doğmaz eyleme geçmesidir.
Bu durum tesadüfi bir hikâye unsuru değil; bizzat onun hareket ilkesini doğanın ontolojisine yerleştiren ilk işlevsel göstergedir.
– Daha bebekken, Apollo’nun sığırlarını çalması → kurnazlık ve zekânın önceliği.
– İlk gününde lir (lyra) icat etmesi → anlam üretiminin (logos, müzik, ritim, temsil) doğuşu.
Bu anlatı, Hermes’in yalnızca fiziksel hareket değil, anlam hareketinin de (hermeneutik dönüşüm) tanrısı olduğunu gösterir.

Çalıntı Sığır Olayının Kavramsal Anlamı
Sığır hırsızlığı anlatısının yüzeyinde bir komedi unsuru bulunur.
Ancak kavramsal düzeyde bu anlatı:
– Sahiplik, mülkiyet ve norm sistemlerine ilk müdahaledir.
– Doğal düzenin mülkiyet ilişkileri üzerinden kavranışını sorunlaştırır.
– Mülkiyet yasasının keyfiliğini ortaya koyar.
Hermes burada ahlaki yasa ile oyunun sınırında duran etik bir arketip olur:
Ne tam suçludur, ne de tam meşrudur.
Bu sınır-aşım modeli, Antik Yunan düşüncesinin yasa ve norm eleştirisini içeren temel bir figür oluşturur.
III. HERMES’İN LİMİNALİTE VE GEÇİŞ İLKESİ OLARAK ONTOLOJİK YAPISI
Antik Yunan düşüncesinde Hermes’in özünü anlamak için onun mitolojik işlevlerini klasik kategorilerle sınıflandırmak yetersiz kalır. Hermes’in varlık yapısı, tümüyle liminalite kavramı etrafında biçimlenir.
LİMİNALİTE NEDİR?
Liminalite (Latince limen → eşik):
– İki alan arasındaki geçiş noktasıdır.
– Ne tamamen burada, ne tamamen öte taraftadır.
– Sabit değil, sürekli hareket hâlindedir.
Hermes, tam anlamıyla liminal varlıktır:
– Tanrı ile insan arasında;
– Yaşam ile ölüm arasında;
– Doğa ile kültür arasında;
– Mülkiyet ile hırsızlık arasında;
– Düzen ile kaos arasında;
– Dil ile sessizlik arasında.
O, hiçbir sistemin kendisi değildir; sistemler arasında dolaşan bir geçiş kuvvetidir.

Hermes Ludovisi (MÖ 1. yy Roma) – Palazzo Altemps, Roma
Hermes’in genç, atletik ve hareketli doğasını yansıtan klasik tasvir.
HERMES’İN PSİKOPOMP İŞLEVİ: RUHLARIN EŞİK REHBERİ
Hermes’in en kadim işlevlerinden biri psikopomp olmaktır:
– Ölümden sonra ruhları Hades’e o taşır.
Ne ölümün tanrısıdır, ne yaşamın; her ikisi arasındaki geçişin kılavuzudur.
Bu işlev, ölümün de mutlak bir son değil, bir geçiş alanı olduğunu düşünsel düzeyde temsil eder.
Hermes, metafizik geçişleri yönetir.
O, varlık ile yokluk, yaşam ile ölüm, bilinç ile bilinçdışı arasında akan bir “yol açıcı”dır.
HERMENEUTİK İLKE: ANLAM ÜRETİMİNİN HAREKETİ
Hermes yalnızca mekânlar arasında değil, anlamlar arasında da geçiş kurar.
Hermeneutik → anlam çözümlemesi kavramının etimolojik kökü doğrudan Hermes’e dayanır.
Hermes, işaretleri, sözleri ve göstergeleri taşır, yorumlar, dönüştürür.
Sabit anlam yoktur; anlam, aktarımlar ve dolaşımlar sırasında oluşur.
Bu özellik, hem dil felsefesi hem de epistemolojide Hermes’i anlamın devingen doğasını temsil eden arketip yapar:
– Hiçbir anlam kendinde kapalı değildir.
– Her anlam hareket eder, başka bir anlamla ilişkiye girer.
– Dil, yorum, çeviri ve temsil sistemleri Hermes’in alanıdır.

Bebek Dionysos’u taşıyan Hermes’in psikopomp ve aracı işlevini betimler.
HERMES VE YASA ARASINDAKİ GERİLİM
Hermes aynı zamanda norm ve yasa ile oyun oynayan figürdür:
– Hırsızlık, yalan, kurnazlık → yasa ihlali
– Uzlaştırma, diplomasi, anlaşma → yasa üretimi
Bu çift yönlü hareket, Hermes’i klasik etik kategorilerde tanımlamayı zorlaştırır.
O: Ne mutlak adalet savunucusudur (Zeus gibi),
Ne de doğrudan kaos üreticisidir (Ares gibi).
Hermes, etik alanın kendisinin sınırlarının tartışmaya açılmasını temsil eder.
Yasaların mutlak değil, toplumsal ve kültürel olarak kurulmuş olduğunu ima eder.
HERMES VE DİA-LOJİK VAROLUŞ
Hermes, varlığın diyalojik (iki-yönlü, ilişki-temelli) doğasını kişileştirir:
– Tek anlam yok; anlam daima ilişkisel bir dolaşımla kurulur.
– Hakikat durağan değil, hareketli bir akış hâlindedir.
– İletişim her zaman çokanlamlı ve yoruma açık bir geçiş sahasıdır.
Bu yapı hem iletişim teorilerinde hem de postmodern felsefede Hermes figürünün önemini açıklayan temel ilkedir.

Hermes’in kurnazlık ve zeka yoluyla sınır aşımını dramatik estetikle işleyen barok sahne.
IV. MİTOLOJİK ANLATILARDA HERMES: GEÇİŞLERİN DRAMATİK SAHNELERİ
Hermes’in anlatıları, sadece olay örgüsü değil, onun kavramsal işlevlerinin dramatik açılımlarıdır.
Her anlatı, Hermes’in sınır-aşan doğasının farklı bir yönünü ortaya koyar.
APOLLO’NUN SIĞIRLARININ ÇALINMASI: HİLE, ZEKÂ VE YASA
Anlatı:
Hermes doğar doğmaz Apollo’nun sığırlarını çalar.
- Ayak izlerini ters çevirerek izini kaybettirir.
- Sığırları gizler, kendine lira yapar.
- Apollo tarafından yakalanınca, müzik icadı sayesinde anlaşma yapılır.
Kavramsal çözümleme:
– Burada hırsızlık, yasa ihlali değildir; normların göreceliğini sorgulayan bir sınır testidir.
– Hermes yasa kurmaz; ama yasa üzerinde esneklik ve yorum yaratır.
– Anlam ve mal mülkiyeti sabit değil; akışkan ve pazarlık konusu olur.
- Dil, temsil ve uzlaşı doğar.
Bu anlatı Antik Yunan düşüncesinde anlam üretiminin pazarlık ve yoruma açıklık üzerinden nasıl kurulduğunu gösterir.
PSİKOPOMP İŞLEVİ: HADES’E GEÇİŞİN EŞİK REHBERİ
Anlatı:
Hermes, ruhları ölümden sonra Hades’e taşır.
– O, ölüm ve yaşam sınırını geçebilir.
– Ama kendisi o âlemde kalıcı değildir; yalnızca eşiktedir.
Kavramsal çözümleme:
Hermes burada varoluşun geçiş alanlarının ontolojik yapısını temsil eder.
Ölüm son değildir; varoluş süreklilikle yeniden biçimlenir.
Varlık, sabit değil, geçişli ve katmanlıdır.
Hermes, varlığın mutlak sınırlarını esneten arketiptir.
Bu anlatı, Antik Yunan kozmolojisinde ölüm ve yaşamın iç içe geçişli yapısını kurar.

Hermes’in eyleme geçişini ve devinim ilkesini simgeleyen ikonografik kompozisyon.
PANDORA ANLATISINDA HERMES: DİL VE ALDATMA
Anlatı:
Pandora’nın yaratılışında Hermes’e aldatma ve söz oyunları yetisi (dolos) bahşetme görevi verilir.
Kavramsal çözümleme:
– Dolos, sadece basit yalan değil, söylemin çok katmanlı doğasıdır.
– Hermes, burada anlamın kendiliğinden kaygan yapısının temsilcisidir:
– Her söz çok anlamlıdır.
– Her temsil eksik ve yoruma açıktır.
– Pandora’nın hediyesi de anlamın tehlikeli potansiyelini taşır: Her şey, söyleniş biçimiyle farklı etkiler yaratır.
PROMETHEUS BAĞLANTISI: BİLGİNİN DOLAŞIMI
Anlatı:
Prometheus’un insanlara ateşi vermesi sonrası Zeus, Hermes’i insanlara yasaları ve düzeni taşımak için görevlendirir.
Kavramsal çözümleme:
– Bilgi, yalnızca yaratılmaz; dolaşıma sokulur.
– Hermes, bilginin ve düzenin iletilmesi ve yoruma açılması sürecini üstlenir.
– Bilgi sabit değil, sürekli dolaşıma ve anlam değişimine açıktır.
HERMES VE TİCARET: EKONOMİNİN AKIŞ MODELİ
Hermes ticaretin ve pazarlığın da tanrısıdır:
– Değer ve değiş-tokuş sabit değildir; karşılıklı uzlaşı ile kurulur.
– Ekonomi, durağan değil; hareketli ve ilişkisel bir değişim sürecidir.
– Mülkiyet ve değer kavramlarının kültürel inşa sürecinde Hermes aktif rol alır.
Bu anlatılar, sermaye hareketi, ticaret diplomasisi ve küresel değişim sistemlerinin mitolojik kökenini Hermes üzerinden anlamamıza imkân verir.
V. PSİKANALİTİK VE FELSEFİ OKUMADA HERMES
Hermes, sadece mitolojik değil; modern düşünce tarihinin pek çok temel kavramının (anlam, temsil, arzu, yasa, iletişim) merkezinde duran bir arketip olarak yaşamaya devam etmiştir.
Bu bölümde Hermes’in psikanaliz, hermeneutik ve felsefede nasıl kavramsallaştırıldığını açacağız.
FREUD: DOLAYLI TEMSİL VE BİLİNÇDIŞININ AKTARIMI
Freud doğrudan Hermes’i işlemez; fakat onun teorisindeki temsili kayma (Verschiebung) ve yön değiştirme mekanizmaları, Hermes’in işleviyle örtüşür:
- Bilinçdışı arzular doğrudan ifade edilmez; semboller ve temsil katmanlarıyla dolaylı aktarılır.
- Rüyaların ve psikanalizin dili, tam anlamıyla Hermes’in dolaşımsal ve çokanlamlı anlam üretimi gibidir.
Freud’da Hermes:
- Bilinçdışının temsil aracısıdır.
- İfade edilmesi mümkün olmayan dürtüler, dolaylı yollarla ifade edilir.
- Metafor ve metonimi (Freud’un dil teorisine göre) Hermes’in psikanalitik dilsel geçişleridir.
JUNG: PSİKİK GEÇİŞİN VE BİREYSELLEŞMENİN ARKETİPİ
Jung’un arketipler sisteminde Hermes (ve Roma’daki Merkür formu):
- Psişik hareket ve geçiş ilkesi olarak yer alır.
- Bireyin gölge ve anima arasında geçişini kolaylaştıran, bilinç ve bilinçdışı arasındaki aracı işlev görür.
Hermes burada:
- “Rehber-tanrı” (psychopomp) → bilinç katmanlarının entegrasyonunda denge kurucu.
- Analitik psikolojide Hermes, bireyselleşme sürecinde ego ile kendilik (Self) arasındaki dolaşımı yönetir.
Jung’a göre:
“Her hakikat, kendini önce paradoks biçiminde ifade eder.”
— Bu paradoksal yapı, tam anlamıyla Hermes’in doğasıdır.
DERRIDA VE DEKONSTRÜKSİYON: HERMESİAN DOLAŞIM
Jacques Derrida’nın dekonstrüksiyon kuramı, Hermes figürünü felsefi anlamda en derin işleyen modellerden biridir:
– Sabit anlam yoktur; her anlam başka bir anlam tarafından ertelenir (différance).
– Göstergeler daima başka göstergelere gönderme yapar.
– Anlam üretimi her zaman gecikmeli ve geçişlidir.
Derrida’da Hermes:
- İşaretlerin oyununu ve temsil zincirini yöneten ilke.
- Anlam hareket eder, yerleşmez; her yorum başka yoruma açılır.
Bu bağlamda hermeneutik alanın Derridacı açılımında Hermes tam anlamıyla:
- Anlamın yer değiştiren köprüsü
- Sabit merkezden yoksun, sürekli hareket hâlindeki temsil ekonomisi
GADAMER VE HERMENEUTİK DÜŞÜNCE
Hans-Georg Gadamer’in Truth and Method (Hakikat ve Yöntem) eseri, Hermes’in hermeneutik anlam taşıyıcılığını sistematikleştirir:
– Anlamın anlaşılması her zaman bir “yabancıyı karşılama” hareketidir.
– Yoruma konu olan hiçbir şey sabit değildir; ön-yargılar (pre-judices) yoluyla biçimlenir ve gelişir.
Gadamer için Hermes:
– Tarihsellik ve yorumsallığın tanrısıdır.
– Yorum, tarihin sürekliliğinde hep yeniden kurulur.
HERMES VE POST-YAPISALİST GEÇİŞ FELSEFESİ
Postmodern düşüncede Hermes:
– Sabit kimliklerin çözülmesi
– Kimliğin esnekliği
– Melezlik, aradalık, geçişlilik
– Sabit anlam ve kimlik ontolojilerine karşı hareketin ontolojisini temsil eder.
Özellikle Bhabha, Deleuze, Foucault gibi düşünürlerin melez kimlik, çizgisel olmayan tarih, göçebelik gibi kavramları, Hermes’in yapısal geçiş modeli ile doğrudan örtüşür.
VI. MODERN KÜLTÜRDE HERMES’İN SÜREKLİLİĞİ
Hermes’in temsil ettiği kavramsal yapı yalnızca mitolojide kalmamış; modern uygarlığın pek çok temel alanında dönüşerek yaşamaya devam etmiştir. Onun arketipsel işlevi bugün hem kişisel hem de küresel sistemlerin merkezinde işlemektedir.
KÜLTÜR VE SANATTA HERMES: POSTMODERN HAREKET
Modern edebiyat ve sanatta Hermes:
- Melez kimlikler, çokkatmanlı anlatılar, parçalı öznelikler ve intertekstüalite formlarında yeniden doğar.
- James Joyce, Umberto Eco, Jorge Luis Borges gibi yazarlar, Hermes’in anlatı oyunlarını doğrudan uygular.
- Sanatta kolaj, montaj, remix kültürü, Hermes’in anlam dolaşımını estetik bir üretime dönüştürür.
VII. SONUÇ: HERMES — VARLIĞIN HAREKET ARKETİPİ
Hermes, yalnızca Antik Yunan mitolojisinin bir habercisi değil, insan kültürünün en derin yapısal sorunlarını temsil eden hareket, dolaşım ve geçiş arketipidir.
- Varlığın durağan değil, devingen olduğunu gösterir.
- Sınırların her zaman geçirgen ve müzakereye açık olduğunu simgeler.
- Anlamın sabitlenemediğini, her zaman yeniden doğduğunu öğretir.
Hermes’i anlamak, modern uygarlığın ekonomi, dil, hukuk, kimlik ve iletişim sistemlerinin temel yapısını anlamak demektir.
