Hegel’de Kavramların Çelişkiyle Yolculuğu
Julie E. Maybee’nin Stanford Ansiklopedisi yazısından esinle
Diyalektiğin Kökeni: Sokrates’ten Platon’a
Diyalektik, en erken izlerini Antik Yunan’da gösterir. Sokrates’in diyaloglarında rastladığımız bu yöntem, karşılıklı soru-cevap yoluyla bilgiyi açığa çıkarmayı hedefler. Platon’da ise diyalektik, sadece pedagojik değil, aynı zamanda ontolojik bir işleve kavuşur: “idealar”a ulaşmanın yolu hâline gelir.
Ancak bu diyalektik, daha çok dışsal bir karşılaşma, yani insanlar arası tartışma biçimindedir.
Hegel’de Diyalektik: Kavramların Kendiyle Savaşı
Hegel, diyalektiği tümüyle içselleştirir.
Ona göre diyalektik sadece insanlar arasında yürüyen bir tartışma değil, kavramların kendi içsel çatışmalarından doğan bir harekettir.
“Bir şey, ancak kendi karşıtıyla yüzleştiğinde kendisi olur.”
Bu çelişki, kavramın kendi sınırını görmesini ve onu aşmasını sağlar. Hegel’in mantığında çelişki, bir yanlışlık değil, zorunlu bir geçiştir. Bu, diyalektiğin motor gücüdür.
Tez – Antitez – Sentez: Efsane mi, Gerçek mi?
Yaygın olarak Hegel’in diyalektiği “tez – antitez – sentez” üçlemesiyle anılır. Ancak bu formül Hegel’e ait değildir. Daha çok 19. yüzyıl sonrasında, özellikle Marx sonrası yorumcular tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
Hegel’in yaklaşımı çok daha karmaşıktır. Bir kavram, içsel tutarsızlığını fark eder (olumsuzlama), ardından daha yüksek bir biçime geçer (aşma = aufhebung). Bu süreç sürekli bir iç gerilim taşır.
Diyalektiğin Uygulama Alanları
Hegel için diyalektiğin yeri sadece mantıkla sınırlı değildir. Diyalektik:
- Doğanın kendi evriminde,
- Toplumun tarihsel ilerleyişinde,
- Tinin gelişiminde,
- Ahlaki bilinçte
etkili bir ilke olarak işler.
Bu yüzden onun felsefesi yalnızca soyut kavramlar etrafında dönmez; tarihi, etiği ve siyaseti de kapsar.
Platon – Hegel Karşılaştırması
Platon’da diyalektiğin amacı ideaya ulaşmaktır; bu süreçte düşünce yükselir ama çoğu zaman ideal bir durağa varır.
Hegel’de ise hiçbir durak kesin değildir. Her kavram, kendi olumsuzlanmasıyla dönüşmek zorundadır.
Platon’un diyalektiği sonsuzun keşfidir,
Hegel’in diyalektiği sonsuzun içindeki gerilimdir.
Kavramın Modern İzleri: Marx ve Sonrası
Hegel’in diyalektiği, Marx tarafından tarihsel materyalizm olarak yeniden yapılandırılır.
Marx, Hegel’in “çelişkiyle gelişen düşünce” modelini alır ve toplumsal-tarihsel bir zemine oturtur: sınıflar, üretim ilişkileri, ekonomi-politik yapılar bu çatışmanın aktörleridir.
Yani Hegel’in kavramsal çatışması, Marx’ta toplumsal bir mücadeleye dönüşür.
📎 KAYNAK:
Julie E. Maybee, “Hegel’s Dialectics”, Stanford Encyclopedia of Philosophy
→ Makalenin orijinali (İngilizce)