Sadberk Hanım Müzesi: Büyükdere Sahilinde Bellek, Arkeoloji ve Ev Kültürü
Sadberk Hanım Müzesi, İstanbul’un Sarıyer–Büyükdere hattında, Boğaz kıyısına dizilmiş iki ahşap yalıda konumlanan, Türkiye’nin ilk özel müzesi. Vehbi Koç Vakfı tarafından, Vehbi Koç’un eşi Sadberk Koç’un anısına kurulan bu müze, hem arkeolojik eserleri hem de Türk–İslam sanatları ve ev kültürünü içeren koleksiyonuyla, “bir aile koleksiyonu nasıl kamusal müzeye dönüşür?” sorusuna verilen en somut cevaplardan biri.
14 Ekim 1980’de ziyarete açılan müze, açılışında daha çok Sadberk Koç’un topladığı eserleri sergileyen tek bir yalı iken, zamanla yanındaki ikinci yalı da dâhil edilerek büyütüldü. Bugün Sevgi Gönül Binası’nda arkeolojik koleksiyon, Azaryan Yalısı’nda ise Türk–İslam ve etnografik eserler yer alıyor; toplamda on binlerce eserlik bir envanterden söz ediyoruz.
Azaryan Yalısı’ndan Özel Müzeye
Müzenin çekirdeğini oluşturan Azaryan Yalısı, 19. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş, üç kat + çatı katından oluşan ahşap bir Boğaz evidir. Cephe süslemeleri, çapraz ahşap çıtalar ve oranlarıyla, döneminin Levanten–Büyükdere mimarisini yansıtır. Yalı, uzun bir süre Sivas kökenli, varlıklı bir Ermeni Katolik aile olan Azaryanlara aittir; halk arasında “vidalı yalı” olarak anılması da cephe bezemelerindeki bu karakteristik detaydan gelir. Vikipedi+1
1950’lerde Koç ailesi tarafından yazlık konut olarak satın alınan yapı, 1970’lerin sonunda müzeye dönüştürülmek üzere restorasyona alınır. Restorasyon projesi, döneminin önde gelen isimlerinden Sedad Hakkı Eldem’in çizimleriyle yürütülür; böylece hem yalının özgün mimarisi korunur hem de sergileme için gerekli altyapı (iklimlendirme, dolaşım, yangın güvenliği vb.) sağlanır. 1980’de açıldığında, Türkiye’de “özel bir aile koleksiyonunun müze kimliğiyle kamusallaştırılması” açısından benzersiz bir örnek olarak görülür.
İkinci Yalı: Sevgi Gönül Binası ve Arkeoloji
Koleksiyonun büyümesi ve özellikle arkeolojik eserlerin artmasıyla, bitişikteki yarı yıkık bir başka yalı da müzeye katılır. Bu yapı özgün cephesi korunarak yeniden inşa edilir, taşıyıcı sistemleri betonarme olarak düzenlenir ve 1988’de “Sevgi Gönül Binası” adıyla açılır. Açılıştan kısa süre sonra çağdaş müzecilik uygulamaları nedeniyle Avrupa’da ödüle değer görülmesi, Sadberk Hanım Müzesi’nin Türkiye’deki müze standartları açısından öncü rolünü pekiştirir.
Bu ikinci yalıda, Anadolu uygarlıklarına ait arkeolojik eserler Neolitik dönemden Bizans’a kadar kronolojik bir hat üzerinde sergilenir. Fosilleşmiş parçalar, çanak–çömlek, figürinler, cam ve metal objeler, takılar, sikkeler ve mimari parçalar katlara yayılarak düzenlenir. Zemin kat girişinde çok amaçlı salon ve konservasyon laboratuvarı, üst katlarda ise tamamen kontrollü ışıklandırmaya sahip vitrinler bulunur
Koleksiyonun İki Ana Ekseni
Sadberk Hanım Müzesi’nin koleksiyon yapısı kabaca iki ana eksen etrafında örgütlenir:
- Arkeolojik Koleksiyon
- Türk–İslam Sanatları ve Etnografya Koleksiyonu
Bu iki eksen, hem zaman çizelgesi hem de işlev açısından birbirini tamamlar.
Arkeolojik Koleksiyon
Arkeolojik koleksiyon, Anadolu uygarlıklarına ait eserleri Neolitik Çağ’dan Bizans’a kadar uzanan bir kronolojiyle sunar. Bu bölümde çivi yazılı tabletler, pişmiş toprak kaplar, figürinler, idol biçimli taşlar, mühürler, bronz objeler, Helenistik ve Roma dönemi mermer heykel ve rölyefler, cam eserler, takılar ve geniş bir sikke grubu yer alır.
Bu koleksiyon, Anadolu’nun tarihsel katmanlarını yalnız yazılı tarih üzerinden değil, günlük kullanım nesneleri ve ritüel objeler üzerinden takip etme imkânı sağlar. Ziyaretçi, sergilemedeki kronolojik düzen sayesinde, malzeme ve form değişimlerini, inanç sistemlerinin izlerini, ticaret ağlarını ve estetik tercihleri adım adım izleyebilir.
Türk–İslam ve Etnografik Koleksiyon
Azaryan Yalısı’nda yer alan Türk–İslam ve etnografik bölümde ise Osmanlı dönemi ağırlıklı olmak üzere, hat, tezhip, cilt, tekstil, işlemeli giysi ve ev eşyaları, takılar, kahve ve yemek kültürüne dair objeler sergilenir. Özellikle İznik ve Kütahya çinileri, seramikler, metal işçiliği, kadın kıyafetleri ve işlemeli ev tekstilleri, koleksiyonun güçlü damarları arasındadır.
Bu bölüm, bir “Osmanlı–erken Cumhuriyet ev içi dünyası”nı sahneye çıkarır. Yeniden kurgulanmış oda düzenlemeleri, sehpalar, sedirler, duvarlarda asılı levhalar, vitrinlerde dizili porselenler ve camlar, bir evin içindeki dolaşımı hissettirecek biçimde yerleştirilir. Böylece müze, nesneleri laboratuvar beyazlığında izole etmektense, onları gündelik hayatın atmosferi içinde göstermeyi seçer.
İki Yalı Arasında Dolaşan Ziyaretçi
Müze deneyimi, Büyükdere sahilinde yan yana duran iki yalının arasında fiziksel bir geçişle şekillenir. Birinde tarih öncesinden Bizans’a uzanan arkeolojik anlatı, diğerinde Osmanlı ve modernleşme sürecinin ev içi kültürü ve sanat anlayışı yer alır.
Ziyaretçi, kısa bir süre içinde hem “Anadolu medeniyetleri” başlığı altında toplanabilecek binlerce yıllık birikimi, hem de daha yakın zamanın ev, giyim, sofra ve yazı kültürünü görür. Bu geçiş, Sadberk Hanım Müzesi’ni yalnız bir “özel koleksiyon vitrini” olmaktan çıkarıp, zamansal derinlikli bir kültür atlasına dönüştürür.
Özel Müze Olarak Öncü Rolü
Sadberk Hanım Müzesi, Türkiye’de özel müzelerin yaygınlaşmasından önce, 1980’de kurulmuş olması nedeniyle tarihsel bir öneme sahiptir. Kurucu vakfın hedefi, hem Sadberk Koç’un koleksiyonunu kamuyla paylaşmak, hem de arkeolojik ve erken İslam–Osmanlı eserlerini iyi koruma koşulları altında gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Bugün gelinen noktada, koleksiyon sayısının on dokuz bini aşması, müzenin hem satın almalar hem de bağışlarla sürekli büyüyen, canlı bir yapı olduğunu gösterir. Dönemsel sergiler ve kataloglarla koleksiyonun farklı parçalarının zaman zaman öne çıkarılması, müzeyi yalnız sabit bir “depo” değil, hareketli bir araştırma ve sunum alanı hâline getirir.
Araştırma, Yayın ve Uluslararası İlişkiler
Müze, arkeoloji ve sanat tarihi alanında hazırladığı kataloglar, tematik sergiler ve bilimsel yayınlarla akademik dünyada da tanınan bir kurumdur. Koleksiyondan seçilen eserler, yurt içi ve yurt dışındaki sergilere ödünç verilerek uluslararası dolaşıma katılır; bu sayede Büyükdere’deki iki yalı, küresel bir kültür ağının parçası hâline gelir.
Müze aynı zamanda Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) üyesi olup, koleksiyon yönetimi, konservasyon ve sergileme standartları açısından pek çok müze için örnek kabul edilir. Türk–İslam sanatları, İznik ve Kütahya çinileri, Osmanlı dönemi kadın kıyafetleri ve işlemeleri gibi alanlarda özellikle güçlü bir referans noktasıdır.
Büyükdere Sahilinde Bir Kültür Durağı
Konum da Sadberk Hanım Müzesi’nin kimliğini belirleyen unsurlardan biridir. Boğaz’ın daha sakin, merkezden uzak sayılabilecek bir hattında, sahile paralel Piyasa Caddesi üzerinde yer alan müze, kalabalık turistik akslardan ayrışan bir durak sunar. Ziyaretçi için deneyim çoğu zaman şu şekilde katmanlanır: sahil boyunca yürüyüş, Büyükdere’nin sokaklarında kısa bir dolaşma ve arada iki ahşap yalının içine girerek tarihle ve ev içi kültürle baş başa kalma.
Yalıların dışarıdan bakıldığında hâlâ “ev” gibi görünmesi, müzeyi hem mesafeli hem de davetkâr kılar. İçeri girince vitrindeki objelerle, döşenmiş odalarla, merdivenlerden katlara çıkarken değişen koku, ışık ve malzeme duyumlarıyla, Boğaz hattında sıradan bir geziye eklemlenen yoğun bir zaman katmanı açılır.

Kaynak: https://commons.wikimedia.org/
Türkiye Müzeler Haritasında Sadberk Hanım Müzesi
Türkiye’de modern müzecilik haritasına bakıldığında, Sadberk Hanım Müzesi’nin konumu netleşir:
- İstanbul Modern ve İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, modern–çağdaş sanat ve akademi eksenlerini;
- Pera ve Sakıp Sabancı gibi kurumlar, koleksiyon temelli özel müze modellerini;
- Sadberk Hanım Müzesi ise, arkeoloji + Türk–İslam sanatları + ev kültürü üçlüsünü Boğaz yalısı ölçeğinde bir araya getiren öncü bir özel müze modelini temsil eder.
Bu müze, hem ilk özel müze olması, hem de iki yalının içinde kurduğu zaman ve mekân derinliğiyle, Türkiye’de “özel koleksiyon–kamusal müze” ilişkisinin en karakteristik örneklerinden biri olarak önemini koruyor.
Künye
Müze: Sadberk Hanım Müzesi
Kurucu: Vehbi Koç Vakfı
Adanmış Olduğu Kişi: Sadberk Koç
Konum: Büyükdere, Sarıyer – İstanbul (Azaryan Yalısı ve Sevgi Gönül Binası)
Açılış: 14 Ekim 1980 (ilk yalı); 1988 (Sevgi Gönül Binası)
Ana Koleksiyonlar: Arkeolojik eserler (Neolitik’ten Bizans’a), Türk–İslam sanatları, Osmanlı dönemi ev kültürü ve tekstil, çini ve seramikler
Program: Kalıcı koleksiyon sergileri, tematik sergiler, katalog ve yayınlar, araştırma ve konservasyon çalışmaları
