Sanatçının Tanıtımı
Félix Labisse (1905–1982), tiyatro ve afiş geleneğinden taşıdığı sahne disiplinini sürrealist bir soğukkanlılıkla birleştirir. Pürüzsüz yüzey, keskin kontur, aksesuar ve dekoru simgesel işaretlere dönüştürme alışkanlığı belirgindir. Belçika sembolizminin serinkanlı, “emaye parlaklığı”na yakın yüzeyi; de Chirico hattının metafizik sahne duygusuyla birleşir. Labisse’in merkezinde, çoğu kez ikon gibi dondurulmuş kadın figürü vardır; kostüm, başlık, perde ve vitrin çerçevesiyle kutsal–dünyevi eşik kurulurken erotizm jest değil duruş üzerinden çalışır. 1946 tarihli bu tablo, savaş sonrası dönemde Labisse’in diline has iki unsuru—kelime oyunu ve sahne dekoru—bir araya getirir: “jeune figue” (genç incir) ile “jeune fille” (genç kız) arasındaki ses oyununu, Rönesans atölyesi çağrışımlarıyla buluşturur.
Eserin Tanıtımı ve Kompozisyon Çözümlemesi
Dikey kadrajın ön planında, kucağında ellerini birleştirmiş çıplak bir büst yer alır. Yüzün bulunduğu yerde, parlak yeşil kabuğunda yırtıklar açılmış bir incir yükselir; kırmızı etli yarıklar, hem meyvenin içini hem taze bir yarayı düşündürür. Arka solda siyah bir objenin (şamdan ya da mihrap biçiminde bir ayaklık) önünden sarkan kırmızı perde, kaba bir halatla kirişi andıran bir çubuğa bağlanmıştır—stüdyo dekoru hissi kuvvetlidir. Sağda denize açılan kemerli bir pencere; ufuk çizgisi sakin, sular rüzgârla kıvrılır. Gökyüzünde küçük, balon-vari bir uçan incir daha belirir; sanki büstün yerinden kopmuş “başının” başka bir mekâna süzülen kopyasıdır. Ten pürüzsüz, gölgeler yumuşak; meme uçlarının pembe noktasından başka ayrıntı neredeyse yoktur. Sol kolda dar, siyah bir kol görünür. Renk yapısı sınırlı: gri-mavi duvar, kan kırmızısı perde, yeşil incir, denizin açık mavi şeridi. Bütün öğeler resim alanını sahne gibi düzenler: figür perdenin önünde, pencere ise sahneyi dış dünyaya bağlayan bir kulis açıklığıdır.
Panofsky Yöntemiyle Üç Düzeyli Analiz

Uçan ikinci incir, bedenden ayrılan kimliğin hayaletidir; erotik vitrin yerini temsil ve iktidar eleştirisine bırakır.
Kaynak: https://www.wikiart.org/en/felix-labisse/jeune-figue-posant-pour-leonard-de-vinci-1946
Ön-ikonografik düzey: Çıplak kadın büstü; baş yerine yarıkları görünen yeşil incir; kırmızı perde ve halat; siyah ayaklık nesnesi; kemerli pencere, deniz ve gök; gökte uçan ikinci incir; sol kolda siyah bant. Yüzey pürüzsüz, konturlar net, ışık yaygındır.
İkonografik düzey: Başlık, iki katmanlı bir gönderme kurar: Rönesans portresi (özellikle Leonardo’nun sakin bakışlı yarımfigür kadınları, perdesi ve manzaraya açılan penceresi) ile incir arasında bir kelime oyunu. Geleneksel çıplaklık temsillerinde mahrem yerleri örtmek için kullanılan “incir yaprağı”, burada yaprak olmaktan çıkar, bizzat başa dönüşür; örtme jesti tersyüz edilir. Kırmızı perde, stüdyo/atölye fonu ve kutsal resim geleneğindeki perde motifini çağırır; kemerli pencere, Leonardo’nun figür–manzara birlikteliğine açık bir telmihtir. Gökte süzülen ikinci incir, bu “baş”ın düşünce balonu ya da öznenin zihin-dışa yansıması gibi çalışır. Kol bandı, yas/yaralanma ya da tıbbî turnike çağrışımı taşır; savaş sonrası tarihle sessiz bir bağ kurar.
İkonolojik düzey: Labisse, sanat tarihinin kadın portresi kanonunu—“genç kızın ideal yüzü”—dil düzeyinde bozar: fille yerini figue’e bırakır; yüz, kimlikten çok meyve olur. Bu dönüşüm iki eleştiriye açılır. Birincisi, erkek bakışının portreyi nasıl nesneleştirdiğidir: yüzün yerini gıda nesnesi alır; kadının özne olma imkânı baştan silinir. Fakat aynı jest, örtüye dönüşmüş “incir yaprağı” geleneğini tersyüz ederek başka bir kapı açar: örtülen yer değil, bakışın kaynağı (yüz) dönüştürülür; özne, kimliğini saklamak için meyveyi “maske” gibi takar ve bakışı iade etmez. İkincisi, savaş sonundaki kimlik yaralanmasıdır: incirin kırmızı yarıkları modern öznenin yara almış yüzünü imler. Pencere–deniz ekseni, Rönesans’ın rasyonel, dingin ufkuna bağlanırken, gökte gezen ikinci incir bu ufka tekinsiz bir not düşer: bilgi/estetik ideali, özneyi bütünüyle geri getiremez. Böylece tablo, hem sanat tarihine ironik bir saygı duruşu hem de beden–kimlik–bakış üçgenine dair keskin bir sorgulama olur.
Temsil — Bakış — Boşluk
Temsil: Beden canlı, baş ise nesnedir. Portre geleneğinin “yüz–kimlik” dayanağı yerinden edilir; temsil, biyolojik kişilikten çok sembolik bir düzen kurar. Siyah ayaklık ve kırmızı perde, figürü altar-benzeri bir alana yerleştirir; kemerli pencere manzarayı “dış” olarak tırnak içine alır.
Bakış: Yüz olmadığı için bakış yoktur; izleyici geri itilir. Rönesans portresinin kurduğu karşılaşma (model–izleyici) iptal edilir; yerini, izlenilen ama cevap vermeyen bir yüzey alır. Gökteki ikinci incir göz gibi iş görmez; bakışın yerini yüzeysiz bir düşünce alır.
Boşluk: Sahnede geniş, sakin yüzeyler; denizde ritmik küçük dalgalar; perdenin kırmızısı boşluğu ısıtır. Boşluk, anlatı eksikliğinden çok bekleme hissi üretir: sanki birazdan perde aralanacak, ama aralanan her seferinde yeni bir maske/nesne gösterecek.
Stil — Tip — Sembol
Stil: Emaye benzeri pürüzsüz boya, sert kontur, az ve doygun renk paleti. Labisse’in tiyatro kökeni belirgindir: halat, perde, sahne önü–arka ayrımı, dekor parçası gibi görünen siyah ayaklık. Işık yaygındır; gölge dramatik değil, yüzeyi okutmaktır.
Tip: “Seküler altar–portre” tipi: yarımfigür nü + perde + pencere manzarası. Rönesans düzeni sürreal bir yer değiştirme ile bozulur; baş meyveye, bakış düşünceye, yüz kimliksizliğe döner.
Sembol (akıcı):
- İncir baş: Örtüden maskeye, meyveden başa dönüşen kimlik; erotik simge ile bilgi/tecrübe meyvesi arasında gidip gelen bir gövde.
- Kırmızı perde: Sahne ve ifşa; aynı zamanda kan ve et çağrışımıyla incirin yarıklarını yankılar.
- Kemerli pencere ve deniz: Rönesans’ın açık ufku; akıl ve süreklilik alanı. İçerideki tekinsiz başla karşılaştığında bir gerilim doğar.
- Siyah kol bandı: Yas, yaralanma, savaş sonrası gölge; bedenin taşıdığı tarih.
- Uçan ikinci incir: Zihin balonu; bedenin dışında süren kimlik imgesi; “poz” veren modelin düşüncesi ya da kayıp yüzün dolaşımı.
Sanat Akımının Açık Belirtilmesi
Eser, Sürrealizm içinde kelime oyununu görsel yer değiştirmeye dönüştüren koldadır. Şaşırtma, beklenmedik nesne birleştirmekten çok tarihsel bir ikonayı (Leonardo portresi) küçük bir müdahaleyle altüst etmeye dayanır. Pürüzsüz yüzey ve sahne düzeni, Belçika–Fransız sürrealizminin soğuk, “afişe yakın” netliğini taşır.
Sonuç
Leonardo da Vinci için Poz Veren Genç İncir portre geleneğine incelikle açılmış bir tirbuşon gibidir: yüzü meyveye çevirir, bakışı iptal eder, Rönesans’ın penceresinin yanına kırmızı perde ve halatı koyarak görüntünün kurulduğu mekaniği ifşa eder. Savaş sonrası bir yılda yapılmış olması, incirin yarıklarındaki kırmızıyla ve kol bandının karasıyla tabloya sessiz bir tarih düşer. Labisse, izleyiciyi bir seçimle baş başa bırakır: bu büst, erkek bakışının nesneleştirdiği bir “figür” müdür; yoksa yüzünü meyveye dönüştürerek bizzat bakışı boşa çıkaran, kimliğini saklama gücüne sahip bir özne mi? Cevap, perdenin önündeki pürüzsüz yüzey kadar kaygısız; denizin ufku kadar çift anlamlıdır.